» Kies uw taal

ATATÜRKÇÜLÜK ve ATATÜRK İLKELERİ

Atatürkçülük, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmadır, batılılaşmadır; bir öteki anlamda da modernleşmedir; özgür düşünceyi temsil eder, özgürlük ve demokrasi anlayışıdır.

 
Atatürkçülük, çağdaş bir toplum yaşamı yaşamak demektir; laik bir düzen kurma, müsbet bilim anlayışıyla devleti yönetmedir. Bu iki anlamıyla Atatürkçülük, Türk toplumuna uygun toplumsal ve siyasal kurumları kurma ve çağdaş toplum olma demektir.
 
Atatürkçülük ilkelerini “Temel İlkeler” ve “Bütünleyici İlkeler” olmak üzere iki bölümde değerlendirmekteyiz.
“Temel İlkeler” :  
Cumhuriyetçilik, Ulusalcılık, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimciliktir.
“Bütünleyici İlkeler”
Ulusal Egemenlik, Ulusal Bağımsızlık, Ulusal Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir.
 
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. 
                                                                                Mustafa Kemal ATATÜRK
 
 I. TEMEL İLKELER
Cumhuriyetçilik:
ATATÜRK devrimleri arasında siyasal bir devrim niteliğindedir. Çok uluslu bir İmparatorluktan Türkiye ulus devletine geçiş gerçekleştirilmiş. Böylece çağdaş Türkiye'nin ulusal kimliği kazandırılmıştır. Kemalizm Türkiye için yalnızca Cumhuriyet rejimini tanımaktadır. Atatürk bunun  yolunu, kısaca halkın kendi kendisini yönetimi, başka deyişle demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.
 
Ulusalcılık:
ATATÜRK devrimleri ayrıca ulusalcı bir devrim idi. Bu ulusalcılık ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu ulusalcılık, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; toplumsal içeriklidir; yalnızca emperyalizm karşıtı olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve son olarak bu ulusalcılık Türk devletinin yurdu ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır. 
 
Halkçılık:
Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir toplumsal devrim niteliği de taşır. Bu devrim seçkin bir toplulukca genel olarak halka yönelik bir biçimde gerçekleştirilmişti. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı yasalarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların durumunda köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir yasa ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın ya da örgütlenmenin diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk yurttaşlığı olarak ifade edilen bir düşünceye dayanır. Gurur ile birleşen yurttaşlık düşüncesi, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik güdüyü sağlar, birlik düşüncesinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.
 
Devletçilik:
Mustafa Kemal ATATÜRK yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak çagdaşlaştırılmasının ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu söylemştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesinin de devletin ülkenin genel ekonomik faaliyetlerini düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği alanlara veya özel sektörün yetersiz kaldığı alanlara veya ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara yine devletin girmesi gerektiği anlamında yorumlanmaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik etkinliklerinin temel kaynağını oluşturmamış, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.
 
Laiklik:
Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dinsel düşünce ve dinsel kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyor. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde basımevlerinin geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır. ATATÜRK'ün laiklik ilkesi Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu akılcı ve dini siyasettir dışında tutan bir ilke idi. Bu ilke aydınlanmış İslam'a değil, çağdaşlığa karşı olan Müslümanlığın karşısındaydı.
 
Devrimcilik:
ATATÜRK'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de reformculuk veya devrimcilikti. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaptığı ve geleneksel kuruluşlarını çagdaş kuruluşlar ile değiştirmiş olduğu idi. Geleneksel kavramların ortadan kaldırıldığı ve çagdaş kavramların benimsendiği anlamına geliyordu. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınmalarının çok ötesine geçti.
 
 
II. BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1-Ulusal Egemenlik:
Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu ulusal egemenliktir; ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla ulusal egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı özgürlüğün de, eşitliğin de, adilliğin de dayanak noktası ulusal egemenliktir. (1923)  
 
2-Ulusal Bağımsızlık:
Tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal olarak siyasal, parasal, iktisadi, yargısal, askersel, kültürel ve benzeri her konuda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bağımsızlığı kutsaldır. O sonsuza dek sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)  
 
3-Ulusal Birlik ve Beraberlik:
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
Biz ulusal varlığın temelini, ulusal şuurda ve ulusal birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919) 
 
4-Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh:
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938) 
 
5-Çağdaşlaşma:
Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926) 
 
6-Bilimsellik ve Akılcılık:
a) Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)
b) Akılcılık: Bizim, akıl, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926) 
 
7-İnsan ve İnsanlık Sevgisi:
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
 
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)

 

 

 

Atatürkçülük, Türkiye'nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iradesiyle oluşmuş, tarihsel bir gelişmenin ürünüdür.
 
Atatürkçülük, her şeyden önce ulusa kendi haklarını tanıma ve tanıtmadır; ulus egemenliğinin anlatımıdır. Atatürkçülük bir kurtuluştur, ulusça bağımsızlığa kavuşmadır.

Arama

Yazar

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak…

Yazının devamını okuyun »»

Quisling (Kisling) Hükümeti

Quisling (Kisling) Hükümeti

Yılmaz Çalışkan HADD Genel Başkanı  Bay (Vidkun) Quisling Norveçli…

Yazının devamını okuyun »»

SİZİN İçİN SEçTİğİMİZ