Agenda
- » 5 Aralik 1934 Kadina Secme ve Secilme Hakkinin Taninmasi
- » 19 Mayıs 2012: Leerdam Halk DerneÄŸi 19 Mayıs Kutlaması
- » 29 Nisan: KonuÅŸma - 'Ergenekon Komplosu
- » 25 Eylül: HEPAR Hollanda 1. Genel Toplantısı
- » 29-31 Mayıs 2010: Birlikten Konferansları
Bezoeker van de maand
Helaas geen bezoeker van de maand.Wetenswaardigheden
-
24 nisan 1915'te tam olarak ne oldu?
- » Emperyalist Yalanların Arkasındaki Dersim Ayaklanması GerçeÄŸi
- » HADD Tartışma, IletiÅŸim Listesi
- » UÄŸruna can verilebilecek bir adam
Büyük Yalan'a karşı Hollandaca site: www.deArmeenseKwestie.nl
Nieuwsbrief
Laat uw naam en emailadres achter en wij houden u op het hoogte.
Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım
“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak gördüÄŸünüzde baÅŸlar”
Prof. Dr. Ali Demirsoy, Hacettepe Üniversitesi
http://yunus.hacettepe.edu.tr/~demirsoy/Ana_Sayfa.html
Bazı bireylerde kalıtsal bir nedenle ortaya çıkan sorunlar “Anomali” ya da “Hastalık” olarak adlandırılır. Ä°yi bir tasarımda bu anomalilerin hiç olmaması ya da çok seyrek olması beklenir. Hâlbuki bugün tıbben her insanda doÄŸuÅŸtan en az 10 anomalinin olduÄŸu söylenir. Bu normal tasarlanmış bir arabanın beklenilmeyen bir arıza göstermesi gibi bir ÅŸeydir. Kâğıt üzerinde böyle bir hata beklenmez; imalat sırasında ortaya çıkar.
Dolayısıyla buna üretim hatası denir ve suç tasarlayıcısına yüklenmez. Akıllı tasarıma göre bir canlının tasarlanmasından ölümüne kadar geçen süreçler doÄŸaüstü güç tarafından denetlenmektedir ve dolayısıyla hem tasarım aÅŸamasında hem de üretim süreci içerisinde –biz fani varlıkların kusuru olmadan- ortaya çıkabilecek tüm aksaklıklardan doÄŸaüstü güç sorumludur. Ancak hem yetkili ve her ÅŸeye kadir ol hem de hata yap ikilemini çözemeyen dogmatikler, çıkarı “Takdiri Ä°lahi”, yani doÄŸaüstü gücün isteÄŸi ya da takdiri olarak sunarak hem kendilerini hem de karşılarındakileri kandırmanın yolunu bulmuÅŸlardır. Elimizde olan ya da olmayan gelebilecek her olumsuzluÄŸun faili ya da sorumlusu bulunmuÅŸtur: Bir türlü hesap soramayacağımız, ulaÅŸamayacağımız, ne eder ne yaparsa iyidir diye inandığımız DoÄŸaüstü Güç; çoÄŸumuza göre Tanrı. Böylece insanlık tarihi boyunca kusurumuz olsun ya da olmasın uÄŸradığımız her zararı büyük bir tevekkül (kabul) ile benimseyeceÄŸimiz bir felsefeye saplanmış olduk. Ancak herkeste her zaman görülen, yani bir anomali olarak deÄŸil de, genel bir tasarım hatası olarak herkesin gözlediÄŸi yapı ve iÅŸleyiÅŸlere ne diyeceÄŸiz; bu sefer “Takdiri ilahi” demeyle atlatamayız.
Çünkü takdir, birçok seçeneÄŸin arasında birisine layık görülen bir ÅŸeyi ifade eder. Yani başımıza bir bela gelmiÅŸse, yüce Tanrı o iÅŸ için beni seçmiÅŸ demektir. Dogmaya inanıyorsanız yapacağınız bir ÅŸey olamaz, kabul edeceksiniz. EÄŸer inanmıyorsanız nedenini araÅŸtıracaksınız, gerekirse er ya da geç çaresini bulacaksınız. Ancak, bir kusur sadece bir toplumun birisinde deÄŸil de herkeste bulunuyorsa, o takdiri ilahi olmaktan çıkmış, genel bir tasarım kusuru olmuÅŸtur. Bu tasarım kusurları eÄŸer her ÅŸeyi bilen ve her ÅŸeye kadir bir varlık tarafından yapılmışsa, o zaman bu varlığın, kulları olan bizler için iyi niyetinden kuÅŸku duyabiliriz. Çünkü hiç kimse durup dururken kitle halinde eziyet etmeyi amaçlamaz. Bunun tanımı psikolojide ya da sosyolojide hoÅŸ olmayan çok ağır bir tanımdır… Gelin görün ki, ortalığı akıllı tasarım velvelesine veren birçok insan (bunların arasında ne yazık ki bilim adamı; hatta bilimlerin bilimi diyebileceÄŸimiz biyoloji alanında çalışanlar), aÅŸağıda yüzlercesinin arasından verilmiÅŸ sadece birkaç genel kusurun neden doÄŸaüstü güç tarafından reva görüldüÄŸünü bir türlü açıklayamıyor. Moleküler ya da hücre düzeyine indiÄŸimizde hatalı tasarımla ilgili onlarca örnek verebiliriz. Ancak bu örnekler çok akademik kalacağından, bu konuda yeterince bilgisi olmayanlar anlamakta zorlanabilir diye verilmemiÅŸtir. DoÄŸuÅŸtan yüksek tansiyon, ÅŸeker hastası, çeÅŸit çeÅŸit yetmezlikler, kas ve kemik bozuklukları ve benzer onlarcasını kiÅŸiye özgü olduÄŸu, genel bir durumu yansıtmadığı için –genel bir tasarım hatası olarak- gündeme getirmeyeceÄŸiz. Bu nedenle vereceÄŸimiz tasarım hatalarına iliÅŸkin örnekler özellikle hemen herkesin her zaman tanık olduÄŸu çocuklardaki bazı kusurlardan –yani genel tasarım hatalarından- seçilmiÅŸtir. Bunun nedeni, akıllı tasarımcıların, ortaya çıkmış kusuru, ergin kiÅŸinin suçlarına –günahlarına- baÄŸlamasından kurtulmak içindir.
1. Çocuk büyüten ve gecelerini uykusuz geçiren herkes ÅŸunun farkındadır. Çocuklar doÄŸduklarının ilk birkaç ayında bazen çok daha uzun süre gaz sorunu yaÅŸayarak ailelerini ve kendilerini periÅŸan ederler. Bu gaz ya anadan geçer ya da çocuÄŸun sindirim sistemindeki tasarım hatasından kaynaklanır. Ancak bir evrimciye sorarsanız, aÄŸaçtan aÄŸaca atlarken anasının sırtına yapışarak, her sıçrayışta sürekli gazını çıkaran bir canlının böyle bir sorunu olmamıştır. Bu nedenle primat yavruları gaz sancıları çekmez. Ne zamanki doÄŸal yaÅŸamdan ve doÄŸal evrim sürecinden ayrıldık,bu sorun karşımıza çıktı. Ancak evrimsel yapısal deÄŸiÅŸim, sosyal evrime ayak uyduramadığı için, zamanında gerekli önlemler oluÅŸamadı.
2. Çocukların iç kulak ile ağız arasındaki östaki borusu, normalden kısa olduÄŸu için ağızdaki mikroplar sıklıkla orta kulaÄŸa geçer ve bir sürü soruna neden olur. Primatlarda bu sorun var mı; büyük bir olasılıkla yok. Ancak bir evrimciye sorarsanız, sosyal geliÅŸmeleri öÄŸrenebilmek için, kafası beklenilenden çok daha büyük olarak dünyaya gelmeye zorlanmış bir çocukta bu sorunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Acaba doÄŸaüstü güç insanın sosyal yaÅŸama geçiÅŸini bilemiyor muydu? Yoksa böyle bir ödüle karşı ceza mı uygulamaya kalkıştı?
3. Çocukların, özellikle kız çocuklarının idrar kesesini dışarıya baÄŸlayan kanal eriÅŸkinlere göre kısa olması nedeniyle sık sık idrar yolları hastalıklarına tutulmaktadır. Ne olurdu bu boruyu biraz daha uzun olarak yaparak yaratsaydı? Ancak bir evrimciye sorarsanız, dört ayağının üstünde gezen bir canlı için bu kısalığın büyük bir sakıncası yoktu; ne zaman ki, yere inip de ilk olarak otura otura sonra iki ayağımız üzerinde gezmeye baÅŸladık; oturduÄŸumuz yerdeki mikroplar çok daha kolay içlere kadar girebildiÄŸi için bu sorunlar ortaya çıktı. O zaman sormazlar mı, beni iki ayağım üzerine kaldırırken, bu boruyu niye bir iki santim uzatmadın?
4. Penisteki sünnet derisi çoÄŸunluk herhangi bir soruna neden olmadan doÄŸum olmasına karşın, bir kısmında idrar yapamayacak derecede kapalı olduÄŸu için önemli sorunlara neden olmaktadır. Bu derinin eriÅŸkin olmadan kesilmesi ise Musevi ve Ä°slam inancına göre tanrının isteÄŸidir. Bu derinin atılması sırasında, yine bu iki dinin de ortak olarak birleÅŸtiÄŸi inanca, yani çocukların suçsuz olarak doÄŸduÄŸu inancına karşın, milyonlarca çocuÄŸun sünnet iÅŸlemi sırasında mikrop kapmasından dolayı ölmesini nasıl açıklayacaksınız? Günahsızların ceza çekmesi hiçbir öÄŸretide hoÅŸ karşılanamaz. Ancak bir evrimciye sorarsanız, bu deri kapalı durarak idrar yollarının ve penis başının olası enfeksiyonları önlemek için meydana gelmiÅŸtir. DoÄŸal ortamda er ya da geç normal iÅŸlevini görmeye baÅŸlar; ancak bezlere sarılmış kapalı ortamda yetiÅŸtirilen bir bireyde bu aksaklığın giderilmesi zor olur.
5. Bugün hangi çocuk doktoruna giderseniz gidin, çocuÄŸa bakmadan D vitamini de içeren bir ilaç yazıyor. Bunu muhakkak almalısınız diyor. Burada birisi yanılıyor, ya doktor ya da doÄŸaüstü güç. Çünkü akıllı tasarım olsaydı, ana sütü ile birlikte bu maddeler de verilmiÅŸ olacaktı. Ancak bir evrimciye sorarsanız, insan, güneÅŸ ışığının çok yoÄŸun olduÄŸu DoÄŸu Afrika’da evrimleÅŸtiÄŸinden D vitamininin oluÅŸması için ek bir kaynaÄŸa ihtiyaç duyulmamıştı. Ne zaman ki kuzeye yayıldı, eksiklik ortaya çıktı. Düzeltilebilir miydi? Çok basit birkaç önlemle bu eksiklik giderilebilirdi. Zaten canlıların hemen hepsi (bizden baÅŸka yer deÄŸiÅŸtiren iki memeli hariç) bulundukları yerde kaldıkları için gerekli D vitaminini sentezlemektedirler . Bunu yer deÄŸiÅŸtiren insan yapamadığı için, gittiÄŸi yerde özellikle güneÅŸ ışınlarının eksikliÄŸinden dolayı bozukluk ortaya çıkmaktadır. EÄŸer akıllı tasarımcıların inandığı gibi insanoÄŸlu orta kuÅŸakta bulunan bir yerde dünyaya inmiÅŸ olsalardı, böyle bir eksikliÄŸi yaÅŸamayacaklardı . Demek ki bir enlemden öbür enleme geçince akıllı tasarım akılsız tasarım haline dönüÅŸmüÅŸ. Niye düzeltilmemiÅŸ? DoÄŸa aklıyla deÄŸil, seçenekleri rastlantıyla seçtiÄŸi için her zaman doÄŸru yolu bulamaz; bu nedenle de bu güne kadar jeolojik dönemlerde baÄŸrında barındırdığı yaklaşık 10 milyon (belki 100 milyon) canlı türünü bu akılsız tasarıma kurban etmiÅŸtir.
6. Hemen hemen hiçbir iÅŸleve sahip olmayan 20 yaÅŸ diÅŸlerimiz çoÄŸumuzun korkulu rüyası olmuÅŸ; birçoÄŸumuza kötü günler yaÅŸatmıştır. Dogmatikler bunun için kem küm bir ÅŸeyler söyleseler de hiç kimse inandırıcı bir açıklamasını yapamamaktadı r. Ä°nançlara göre insan aynen yaratılmışsa, evrimleÅŸmemiÅŸse, 20 yaÅŸ diÅŸleri de insanın başına bela olarak verilmiÅŸtir. Ancak bir evrimciye sorarsanız, bu diÅŸler otçul (daha çok ot yediÄŸimiz) dönemde öÄŸütme iÅŸinde kullanılıyordu; daha sonra omnivor (yani her ÅŸeyi yer hale geçince), özellikle de yiyeceklerimizi piÅŸirerek daha yumuÅŸak hale getirince gerek kalmadığı için doÄŸal seçilim ile ortadan kaldırma sürecine sokulmuÅŸtur. Evrim, sabırlı ve sürekli bir iÅŸleyiÅŸin adı olduÄŸu için de, hemen ortadan kaldırılamamış, zamana bırakılmıştır.
7. Osteoporaz (kemik erimesi). Bugün kırk yaşını geçmiÅŸ herkesin korkulu rüyasıdır ve geçici de olsa tedavisi için önemli harcamalar yapılmaktadır. Her ÅŸeyi bilen doÄŸaüstü güç, ömrümüzün ortalarında neden bizi oluÅŸturan iskeletin içini boÅŸaltsın ve kırıklarla uÄŸraÅŸtırsın. Bunların içine her besinimizde bolca bulabileceÄŸimiz kalsiyumu yerleÅŸtirme güç mü olacaktı? Yoksa bu da mı takdiri ilahi hanesine yazılacak? Ancak bir evrimciye sorarsanız, kemikler iÅŸlev gördüÄŸü sürece ve doÄŸada güç kullandığı sürece saÄŸlıklı kalır; sürekli kitap okuyan ve dua eden birinin, kemikler (bu baÄŸlamda kaslar) üzerindeki tonus (basınç etkisi) azalacağı için içini boÅŸaltması kaçınılmazdır. Evrim, gerçekler üzerinden iÅŸlev yapar, acımasızdır, tarafsızdır; duygular ve sevgiler üzerinden deÄŸil…
8. Elli yaşını geçmiÅŸ her erkeÄŸin aklı prostat ındadır. ÇoÄŸunluk doÄŸru dürüst iÅŸeyemez, olur olmaz yerde iÅŸemeye kalkışır; bu nedenle kana kana bir ÅŸey hatta su bile içemez. Tuvaletin başında dakikalarca bekler. Daha sonra eÅŸeysel iÅŸlevleri aksadığı için karısından azar iÅŸitir; aÅŸağılanır; semavi dinlerin üstün varlık olarak tanımladığı o erkek süklüm püklüm bir kediye (kedi bile denmez olsa olsa pisik demek gerekir) dönüÅŸür ve daha da vahimi er ya da geç kanserleÅŸmeye baÅŸlar. Doksan yaşına gelmiÅŸ bir insanın %90 prostat kanseri olma olasılığı vardır. Dogmatikler akıllarını kutsal kitaptaki bilgilerle bozdukları ve prostat da bu kitapların bulunduÄŸu dönemde bilinmediÄŸi için birkaç yakın ayet ve hadisle belki geçiÅŸtirebilirler; ancak en iyisi bu konuya hiç deÄŸinmemektir… Ancak bir evrimciye sorarsanız, o size der ki, prostat bezi, sahneye çıkarken ozmos, yani su geçiÅŸlerini düzenleme gibi bir görevi üstlenmek için ortaya çıkmıştı; ancak zamanla baÅŸka iÅŸlevleri de yüklenince, olması gerekenden fazla bir görevi daha üstlendi ve baÅŸarılı da olamadı. EÄŸer bir varlığı korkularından arındırmak için tasarım yapmış olsaydınız, iki paralık bir sifinkter (kapak) ile bu sorunu çözerdiniz. Ancak, evrim gelecek için plan kurmaz, o anda gereksinme duyulan ÅŸeyleri en iyi ÅŸekilde seçmeye kalkışır. Bu nedenle de evrim her zaman mükemmeli bulamaz.
10. Menopoza girmiÅŸ her kadının rahim kanseri ve meme kanseri korkulu rüyasıdır. Çocuk yapma yetisini yitirmiÅŸ ve baÅŸka bir görevi kalmamış bir organın vücuttan kaldırılması çok zor biyolojik iÅŸlem deÄŸildir. Böyle bir korkuyu insanlara yaÅŸatmanın ne anlamı var? Ancak bir evrimciye sorarsanız, o size der ki, doÄŸa bir canlının üreme gücünü yitirmiÅŸ bir bireyi barındırmak gibi bir lüksü olmadığı için uygun yöntemi geliÅŸtirme denemesine giriÅŸmemiÅŸtir.
11. Neredeyse her üç kiÅŸiden biri omurga rahatsızlığı çekmektedir. DiÄŸer canlılara bakıyorsunuz beli kayan canlı yok gibi. Bu insana eziyet niye? Akıllı tasarımcılar “Tanrının verdiÄŸi organı korumak gerekir” diye bir yaklaşımla konuyu savsaklamaya kalkışırlar. Ancak bir evrimciye sorarsanız, o size der ki, bir zamanlar dört ayak üzerine yürüyen atalarımız, ağırlığı tüm omurgaya dağıttığı ve onu da dört noktadan topraÄŸa verdiÄŸi için böyle bir sorunla karşılaÅŸmadı. Ancak iki ayağı üzerine kalkınca, ağırlık merkezi 4-5. omurların arasına yoÄŸunlaÅŸtı, burası da yeterince kasla desteklenemediÄŸ i için ve evrim mekanizması deneme-yanılma yöntemi ile çalıştığı yani çok ağır iÅŸlediÄŸi için de bu kadar kısa süre içinde gerekli önlemi geliÅŸtiremedi. Böylece öne uzattığımız iki elimizle tutacağımız bir kiloluk bir yük, kaldıraç misali 4-5. omurlara 20 kiloluk bir baskı oluÅŸturdu.
12. Hemen hiçbir hayvanda görülmeyen fıtık ve özellikle kasık fıtığı niye insanlarda görülüyor diye düÅŸünebilirsiniz. Akıllı tasarımcılar ancak bir önceki yanıtı verebilirler. Ancak bir evrimciye sorarsanız, o size der ki, bir zamanlar dört ayak üzerine gezdiÄŸimiz için iç organlar özellikle testislerin vücut dışına çıktığı kanala (ingunial kanala) basınç yapmıyordu; ne zaman ki iki ayak üzerine kalktık, iç organlar basınç yapınca, özellikle belirli bir yaÅŸtan sonra bağırsaklar bu kanaldan dışarıya sarkmaya baÅŸlar. Evrimsel geliÅŸme bu aksaklığı niye düzeltmedi? Ya bir çıkar yol bulamadı ya da geliÅŸtirmek için yeterince zaman bulamadı. Akıllı bir tasarım olsaydı hem bu sorunu hem de yukarıdaki sorunu bir çırpıda çözecek çareyi yürürlüÄŸe koyardı.
13. Eskiye ait insan fosillerine bakıyoruz; çürük diÅŸ hemen hemen yok (biraz da erken öldüklerinden dolayı); ancak ne zaman ki besinlerini öÄŸütüp, piÅŸirmeye ve özellikle de tahılla beslenmeye baÅŸlıyorlar, o zaman diÅŸ çürükleri ortaya çıkıyor. DoÄŸaüstü güç insanı vahÅŸi bir hayvan gibi doÄŸada dolaÅŸsın diye mi tasarladı? Uygarlığa geçeceÄŸi ve geçiÅŸte yaÅŸanacak sorunlar tahmin edilemez miydi? Akıllı tasarımcılara sormanıza gerek yok; çünkü onlar bulunan bunca insana ait fosili zaten insan neslinin atası olarak kabul etmiyorlar. Ä°nsanın zembille gökten indiÄŸine inanıyorlar. Ancak bir evrimciye sorarsanız, “diÅŸ çürümeleri neden oluyor?” diye, o size der ki, tahılla beslenme, mayalanmaya baÄŸlı olarak ağızda asidik tepkimelerin ve aşınmaların meydana gelmesini tetiklediÄŸi için olmuÅŸtur. Bu tasarım hatasını giderebilmek için de akÅŸam-sabah macunlarla fırçalama yoluna gideriz.
14. AkÅŸam sabah hamdolsun verdiÄŸin nimetlere diye dua ediyoruz. Bu kadar çeÅŸitli yiyecek verdiÄŸi için. Pekâlâ, yaklaşık 400 bin bitki olmasına karşın niye daha çok çeÅŸitli meyve ve sebze sunmadığını bir türlü aklımıza getirmiyoruz. Çünkü olandan baÅŸkasını düÅŸünemiyoruz. DüÅŸünebilmeniz için evrim mantığına sahip olmanız gerekir; o da bizde yok. Ä°nsan oluÅŸtuktan çok daha sonraki devirlere bakacak olursak, bugün nimet olarak tanımladığımız sebze ve meyvelerin ve keza hayvanların hiç birini göremeyiz. DoÄŸa, elmayı, armudu, kirazı, kayısıyı, portakalı, ÅŸeftaliyi, mısırı, domatesi, salatalığı, kabağı, nohudu, ÅŸeker pancarını, karnabaharı, lahanayı, kıvırcığı, marulu, Çin marulunu, kırmızılâhanayı, Montofon ineÄŸini, Holstein ineÄŸini, Legorn tavuÄŸunu ve bugün kullandığımız daha onlarca ürünü bugünkü haliyle evrimleÅŸtirmemiÅŸ tir. Ama her devirde evrim mantığına sahip insanlar olduÄŸu için “akıllı tasarım ürünü olarak belirtilen” verimsiz varlıkları insani tasarımla çok daha kullanılabilir ve verimli hale getirdiler. Siz, domatesi, ÅŸeftaliyi, elmayı, portakalı ve yukarıda yazılan bitki ve meyveleri doÄŸaya bırakın belirli bir süre sonra asıllarına döneceklerdir, yani evrimsel tasarıma. Montofon ineÄŸinin, Holstein ineÄŸinin ve Legorn tavuÄŸunun zaten doÄŸada üreme ÅŸansı olmayacaktı. Kıvırcığı, marulu, karnabaharı, lahanayı, Çin marulunu, aysbergi, süs lahanalarını, brokoliyi, kırmızılâhanayı doÄŸaya bırakın yıllar sonra yumruları sadece bir fındık bilemedin ceviz kadar kalmış Bürüksel lahanasına döndüÄŸünü göreceksiniz. Ä°nsan olmasaydı mısır bitkisi ise hiçbir zaman olmayacaktı. DoÄŸa insanı düÅŸünerek bunları evrimleÅŸtirmediÄŸ i için, bizim amacımıza en uygun ÅŸekli vermedi. Akıllı bir tasarımda eÅŸrefi mahlûka neden en iyisinin sunulmadığını merak etmiÅŸ olmalısınız. Nede olsa insan olmanın en önemli özelliÄŸi merak etmektir. Daha iyi bir tasarımın yapılma zevki insana mı bırakılmış dersiniz (böylece akıllı tasarımcılara zor zamanlarda kullanabilecekleri bir açıklama da vermiÅŸ oluyorum). Bütün bu deÄŸerli yiyeceklerimiz doÄŸada bugünkü haliyle bulunmuyor. DoÄŸal iÅŸletiminin hatalarla dolu olmasından dolayı, anormallikler, örneÄŸin poliployidi dediÄŸimiz kromozom çoÄŸalmaları nedeniyle bugünkü sulu ve iri meyveler oluÅŸuyor ya da doÄŸaüstü gücün bizim için esirgediÄŸi kalıtsal kombinasyonları insanlar ıslah yoluyla kendisi yapıyor.
“Dünya tamamlanmamış bir tasarımdır..” Van Gogh
Bir anlamda dünya tamamlanmamış bir tasarım olduÄŸu için de evrim sürmektedir. EÄŸer her ÅŸey mükemmel tasarlanmış olsaydı evrimleÅŸmeye gerek kalmayacaktı. Halbu ki her canlı daha iyi daha etkili daha uyumlu yapıyı kazanabilmek için 3,8 milyar yıldır daha yetkin olmayı aramaktadır, yani evrimleÅŸme çabası içersindedir. Bir zamanlar deniz analarının daha sonra da balıkların daha sonra kurbaÄŸagillerin daha sonra sürüngenlerin daha sonra kuÅŸ ve memelilerin ortaya çıkışı bu tasarımı daha baÅŸarılı hale getirmedir. Tanrısal bir tasarımda ilk olarak basitini yapma, daha sonra kullana kullana daha etkilisini geliÅŸtirme gibi bir mantık olamaz. Bir taraftan Tanrının her ÅŸeye kadir olduÄŸuna ve deneme yanılma yöntemiyle doÄŸruyu bulmak gibi bir savurganlığa gerek duymayacağına inanmak ,diÄŸer taraftan da zaman içinde organizasyon bakımından gittikçe daha geliÅŸmiÅŸ canlıların dünyada sırasıyla yer aldığını, organizasyon bakımından ilkel olanların zamanla ortadan kalkıp yerini daha geliÅŸmiÅŸ organizmalar bıraktığını gözleyip de evrim fikrine inanmamak, ancak akıllı tasarımcılara yaraşır..
HemÅŸerim ve yakın dostum olan ressam Prof. Dr. Zafer Gençaydın, bir gün bana "biliyor musun Ali, OrtaçaÄŸda doÄŸması ve OrtaçaÄŸ mantığında yaÅŸaması gereken birçok insan, herhalde yanlış bir planlamadan dolayı ne yazık ki zamanımızda doÄŸmuÅŸtur; doÄŸmakla da kalmamış bir kısmı üniversitelerde hoca olmuÅŸlar" dedi.
Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediÄŸimce yarat dünyayı.”
Ömer Hayyam
Daha önce deÄŸindiÄŸimiz gibi, evrim gelecek için plan kurmaz, tasarım yapmaz; o anda elde bulunan nesneleri ya da özellikleri yine o anda gereksinme duyulan ÅŸekilde seçmeye kalkışır. Bu nedenle de evrim her zaman mükemmeli bulamaz. Ä°ÅŸte bu nedenle dünyada bu güne kadar yaÅŸamış canlıların %96’sı yeni deÄŸiÅŸimlere çözüm yolu bulamadığı ya da daha önce baÅŸarılı bir ÅŸekilde geliÅŸtirdiÄŸi özellikleri ile devam edemediÄŸi için yaÅŸam sahnesinden silinmiÅŸ, yerlerini daha baÅŸarılı olanlara bırakmışlardır. Burada dogmatikler ile evrimciler arasında düÅŸünce bakımından çok derin bir fark vardır. Dogmatikler, bu cümleden dinciler, akıllı tasarımcılar ve benzerleri görüÅŸte olanlar baÅŸarılının (güçlünün) tanımını farklı anlarlar. Bu nedenle de doÄŸanın iÅŸletim sistemini bir türlü anlayamazlar. Hatta bir televizyon tartışmasında, bir biyoloji profesörü (o günlerde Biyologlar DerneÄŸinin de baÅŸkanıydı), bana dönerek "hoca hoca, ne diyorsun, bir bakteri bir filden daha güçlü mü ki daha baÅŸarılı diyorsun" demiÅŸti. Dogmatiklerin güçten kastı, kas gücü ile sınırlıdır. Esasında bu görüÅŸleri sonlarını da hazırlamaktadır. Çünkü gücü, sosyal yaÅŸamda silah, anarÅŸi, terörizm, para ve kaba kuvvet olarak bilirler. Hâlbuki bir evrimci, kas ve kemik gücüne dayanmayan bilgi ve becerinin daha üstün olduÄŸunu gözlemleri ile öÄŸrenmiÅŸtir. Bir virüsün bir fili yok edeceÄŸini bilir.
Çünkü evrimsel seçilimde kaba güç deÄŸil (bu güç ancak aynı türün bireyleri arasında daha saÄŸlıklıyı –erkek kavgaları gibi- seçme için kullanılan evrimsel bir yöntemdir), çevrenin koÅŸullarını en iyi kullanan, kalıtsal materyalini gelecek kuÅŸaklara en hızlı ve en çok aktaran (çoÄŸalan) ve baÅŸka bir türü kullandığı ince yöntemlerle alt edenler ayakta kalır; yapamayanlar elenir. Akılsız tasarımın en akıllıca yönü, akılsız olmasıdır.
Hiçbir zaman tasarlayarak bir ÅŸey oluÅŸturmaz. Tek amacı vardır: OlabildiÄŸince çok çeÅŸit üretmek. Bunun için israftan kaçmaz, daha doÄŸrusu onu israf olarak görmez. Bu nedenle bir balık özelliÄŸi birbirinden farklı bir milyon yumurta bırakır. Bir tanesinin ortama uyum yapması baÅŸarıdır. O seçmeyi doÄŸaya bırakır; bu nedenle doÄŸal seçilim diyoruz. Üç beÅŸ bireyin yaÅŸayabileceÄŸi bir ortama milyonlarca yumurtanın bırakılmasının baÅŸka ne anlamı olabilirdi? Bu nedenle kural olarak doÄŸada yavrularını eksiksiz ya da kayıpsız büyüten hiçbir canlı yoktur diyebiliriz.
O zaman bugünkü koÅŸullarda neredeyse insanların doÄŸurduklar çocukların hepsi yaşıyor diyebilirsiniz. Tam bir Akıllı Tasarımcı mantığı. Ä°yi de o çocukları yaÅŸatmak için doÄŸada hiç olmayan ilaçları ve aletleri kullanarak onları baÅŸarabiliyorsunuz. Yani Akıllı Tasarımcıların mantığıyla Tanrı tasarımına karşı gelerek, o tasarımın hatalarını ilaçlarla aletlerle düzelterek… Tasarım hatasına yer yoktur. DoÄŸa mükemmel bir mühendis deÄŸildir; varsayılan bir doÄŸaüstü güç gibi her ÅŸeyi bile planlayabilen ve geleceÄŸi gören bir iÅŸletim sistemi de deÄŸildir. Var olanı kullanarak o günkü koÅŸullara en iyi uyumu yapacakları seçen bir sistemdir. Bu nedenle doÄŸanın iÅŸletim sisteminde keÅŸke ÅŸöyle olsaydı özlemini dile getiremeyiz. Çünkü istek, ancak akıllı bir varlık tarafından yerine getirilir; akılsız olan bir yapı tarafından deÄŸil. DoÄŸanın aklı yoktur; onun aklı evrimin iÅŸleyiÅŸ tarzı ve yöntemidir. Bu nedenle, ancak doÄŸaüstü güçlere dua ederiz. GeçmiÅŸte doÄŸal güçlere de (güneÅŸe, aya, yıldıza, fırtınaya, ateÅŸe ve yüzlercesine) dua ettik; yararını görmediÄŸimiz için hemen hemen büyük bir kısmımız bu yakarmayı bıraktık; bu sefer sekiz cihetten münezzeh (yani önde, arkada, saÄŸda, solda, altta, üste, içte ve dışta bulunmayan) varlıklara yöneldik; dilerim bu sefer baÅŸarırız .Sesimizi ve yakarışlarımızı duyan olur…
Kaynak: Bilim ve Ütopya dergisi (2009 Sayı: 185).
Reacties
10-01-2010 om 00:32
Bu yazıyı Şeyhinin etekleri dibinde oturupta,onun yazdığı uydurma hurafeleri bir solukta okuyarak ezberleyenlere okutabilseydik ve de başını yastığa koyduğun da düşÃ¼nmesini ve yazıyı özümsedikten sonra fikrini sorabilseydik deseydim,gülerdiniz ama bende "sizler hala hayallerden vergi alınmadığını bilmiyor musunuz ?" derdim...
Sayın Demirsoy'a en içten saygılarımı sunuyorum...
21-12-2009 om 00:36
Yazarina tesekkur ederim.
Ayrica yaziyi ayrica yayacagim.
Plaats reactie
Zoeken
Column
Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım
“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak…
Lees verder »»
Quisling (Kisling) Hükümeti
Yılmaz Çalışkan HADD Genel BaÅŸkanı Bay (Vidkun) Quisling Norveçli…
Lees verder »»