Gündem
- » 5 Aralik 1934 Kadina Secme ve Secilme Hakkinin Taninmasi
- » 19 Mayıs 2012: Leerdam Halk Derneği 19 Mayıs Kutlaması
- » 29 Nisan: Konuşma - 'Ergenekon Komplosu
- » 25 Eylül: HEPAR Hollanda 1. Genel Toplantısı
- » 29-31 Mayıs 2010: Birlikten Konferansları
SİTENİN konuğu
Henüz sitenin konuğu eklenmedi.BİLGİLİK
-
24 nisan 1915'te tam olarak ne oldu?
- » Emperyalist Yalanların Arkasındaki Dersim Ayaklanması Gerçeği
- » HADD Tartışma, Iletişim Listesi
- » Uğruna can verilebilecek bir adam
Büyük Yalan'a karşı Hollandaca site: www.deArmeenseKwestie.nl
BİLDİRGEÇ
İsminizi ve e-posta adresinizi bildirin ve biz sizi gelişmelerden haberdar edelim.
Evet, Diyanet Kaldırılmalıdır.
Prof.Dr.rer. nat.D.Ali Ercan
20 Nisan-27 nisan arasında peygamberin doğum günü münasebetiyle "Kutlu doğum haftası" etkinliklerini düzenleyen
Diyanet işleri başkanlığı, bilinçli bir şekilde 23 nisan "ulusal egemenlik" gününe bir "dinsel egemenlik" alternatifi
yaratmaktadır. .
Peygamberin doğum tarihi miladi takvime göre tam olarak bilinmemektedir. .zaten bugün kullanılan, ve başlangıç günü olarak isanın doğumu alındığı için adına miladi denen güneş takvimi, 1582 yılında Papa 13.Gregor zamanında hatalar düzeltilerek standart hale getirilmiştir. .Şu anda kullandığımız takvimin yıl uzunluğu ortalama 365,2425 gündür..[400 yılda 4x24+1= 97 yıl x 366 gün ve 303 yıl x 365 gün hesabıyla 146097/400=365, 2425] Bu durumda güneş takvimi her yıl, bir yıldız yılı süresi olan 365,242198781 günden yaklaşık 26 saniye daha uzun olduğu için için 3320 yılda bir defa bir gün geri alınması gerekir.. Diğer taraftan Peygamberin, yıl sayımı yapılmayan ve araplar tarafından kullanılmakta olan kameri/ay takviminin 3.ayının [rebi-ül evvel] 11/12inci gününde doğduğu genel kabul görmüş ve bu gece 14 asırdan beri islam aleminde "Mevlid kandili" olarak tesid edilegelmiştir.
Arapların kullandığı kameri/ay takvimi, peygamberin ölümünden 6 yıl sonra halife Ömer zamanında standart hale
getirildi.. Hicretin yapıldığı yıl birinci yıl ve o yılın ilk ayı olan muharrem ayının birinci günü de takvimin başlangıç günü kabul edildi.. Hicri/kameri takvimin 1.1.0001 günü miladi takvime göre 16.7.0622 gününe karşılık gelmektedir. . Bu şekilde düzenlenmiş yeni hicri/kameri takvime göre peygamberin ölüm tarihi 13.3.0011 dir..Rebi-ül evvel ayının 13.üncü günü.. Peygamberin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir; ancak yaşam süresi kameri takvim ölçüsünde tamı tamamına 63,0000 yıl olarak alınmaktadır.. buna göre doğum günü kameri takvime göre tabii ki, yine rebi-ül evvel ayının 11/12 nci gününe rasgelmektedir. . Yine peygamberin doğumundan 246 gün öncesi "ana rahmine düştüğü gün" olarak kabul edilen regaip kandili de Recep ayının ilk cuma gününde kutlanmaktadır.. Doğaldır ki bütün bu düzenlemeler, takvim düzenlemesinden sonra yapılan hesaplara ve birtakım varsayımlara dayanmaktadır. .Bir kameri yıl 354,368167940 gün olduğuna göre 365,242198781. gün olan Güneş yılından 10 gün 20 saat 58 dak 36 saniye daha kısadır.. hicri/kameri 13.3.0011 tarihine karşılık gelen miladi 7.6.0632 tarihinden 63 "kameri" yıl [22325 gün] geriye gidildiğinde peygamberin kabul edilmiş doğum tarihi olarak 23.4.0571 e gelinir..
İşte bu şekilde "peygamberin 63 tam kameri yıl yaşadığı" varsayımıyla bulunmuş 23.nisan.571 tarihini her nasılsa keşfeden (DİB) Diyanet işleri başkanlığının, yüzlerce yıl hiç adet olmadığı halde, hiç bir islam ülkesinde benzeri kutlamalar yapılmadığı halde, ve islami bütün kutsal gün ve geceler kameri/ay takvimine göre kutlanmaya devam edildiği halde, sadece bu güne mahsus olmak üzere alışılmış gelenekleri bozup, peygamberin doğum gününü miladi takvime [yani isanın doğum tarihini esas alan güneş takvimine] göre kutlamak geleneğini icat etmesini samimi bulmak mümkün değildir..
Şalvarlı, çember sakallı Fatih molları, Anadolu nun dört bir yanındaki tarikat şeyhleri ve hatta provokatif konuşmalar yaptığı dönemlerde doğum tarihinin mecazen 10.kasım.1938 olduğunu söyleyen F.Gülen bile, hep birlikte elele verseler, yine de şeriat düzenine emin adımlarla ve yedire yedire getiren DİB kadar etkili olamazlar.. özellikle son 30 yıldan bu yana DİB laiklik bağlamında Türkiye Cumhuriyetinin Ötenazi aracı olmuştur.. laik hukuk sistemine alternatif yaratarak "fetva" veren kurum haline dönüşmüştür..
M.Kemal Atatürk, ömrü vefa etseydi, hilafetin kaldırılışından sonraki geçiş dönemini atlatabilmek üzere palyatif bir tedbir olarak düşünülmüş bu kurumu kesinlikle kaldırırdı..zaten, Laik bir devlette din devlet yönetimini etkilemez; aynı şekilde devletin de özel kurumlar yaratarak dine destek ve müdahil olması o derece yanlıştır.. Bu gün "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmek" nasıl ki bir siyasal partinin kapatılmasını gerektiriyorsa, Laik devlet düzenine karşı teokratik devlet, şeriat hükümlerine göre toplumun yönetilmesi esaslarını sistematik bir şekilde gündeme getiren, gereksiz olmanın ötesinde zararlı hale gelmiş bulunan bir devlet kurumunun kapatılması çok daha ivedi bir gereklilik haline gelmiş demektir..
Bu vesile ile, diyanet konusunda benzer görüş bildiren Avrupa alevi dernekleri birlik başkanı Sayın Turan Eser'in "alevilerin azınlık oluşu ve türkiyelilik" söylemlerine şiddetli karşı çıkışımı da dile getirmek isterim..
1- Türkmen-Aleviler, Bektaşiler Türkiye Cumhuriyetinin kurucu asli unsurudur..omurgası dır.. Alevi bektaşi Türkmenlerin yüzyıllar süren direnişleri olmasaydı, arap-acem etkisindeki bir anadoluda Türkçe diye bir dil kalmayacaktı. .Devletin asli unsuru derken, öncelikle ve ağırlıklı olarak Türk dilini sazıyla, sözüyle korumasını ve yaşatmasını bilmiş Alevi-türkmenlere borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum.. Bu gün için de, Türk ulusunun en az 1/5 ini oluşturan 15-20 milyonluk Türkmen-alevi- bektaşi yurttaşlarımızın karanlık, dogmatik ideolojilere karşı, Laik Cumhuriyeti savunan onurlu, dik duruşlarıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti ayakta durabilmektedir. .Emperyalist odakların yapay huzursuzluklardan istifade ederek telkin ve teşvik ettiği "azınlık" statüsü, düşünülmesi bile ihanet derecesinde abes bir yaklaşımdır.. Hele hele Türkmen-alevi, bektaşiler için asla kabul edilemez bir aşağılamadır..
2- "Türkiyelilik" kavramı da zorlama yapay bir kavram olarak yine emperyal odaklar tarafından icat edilmiştir. Nasıl ki Almanyada yaşayan insanlara almanyalı denmez, "alman" denirse, Türkiyede yaşayan insanlara da "Türkiyeli" değil, "Türk" demek gerekir...Bugü n dünyada Ulus devletler ülkelerinin adı ve ulus adlarıyla bilinmektedir. . "Türk" kelimesi bir ırkı, bir halkı veya bir etnik grubu ifade etmez.. Sadece Türkiyede yaşayan yaklaşık 80 milyonluk büyük milletin ortak adıdır.. Türkçe de ortak dilimizdir.. Büyük Atatürk "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" ifadesiyle Türk milletini tanımlamıştır.. Dikkat edilirse, Atatürk "Türk halkı" demiyor..çünkü öyle bir halk yok.. çoğulda kullanmıyor,
"Türkiye halkları" da demiyor..Hititlerde n bu yana Anadolu'da en az 6 bin yıldan beri bir düzine devlet kurulduğu, ardarda veya eşzamanlı birçok farklı medeniyetlerin hüküm sürdüğü bilinmektedir. .çok değişik kavimlerin istila ve akınlarına, göçlerine sahne olan bu topraklarda, hem genetik hem de kültürel bağlamda dünyanın başka hiç bir yerinde görülmeyecek yoğunlukta bir karışımla, [Anadolu toplumu genetik bakımdan yaklaşık 1/3 oranında asyalı, 2/3 oranında avrupalı kavimlerin karışımıdır] kendine özgü bir populasyon oluşmuştur. Prensipte hiç kimse, kendine genetik bağlamda bir kimlik edinecek durumda değildir..Buna rağmen, yurttaşlarımız kendilerini nasıl ifade ederlerse etsinler, Arap, kürt, türkmen, çerkez, boşnak, laz, ermeni, yahudi, yörük, tatar, arnavut, azeri, pomak, gürcü, rum, süryani, musevi, alevi, sünni, vs. vs...hangi etnik kökenden, hangi inanç grubundan olurlarsa olsunlar, sayıları ne olursa olsun, asla azınlık değillerdir.. Türkiye Cumhuriyetinin eşit ve özgür yurttaşları ve Büyük Türk milletinin onurlu bireyleridir. . Türk kelimesi de bu muhteşem birlik ve bütünlüğün ifadesidir..æ
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
Yorumlar
22-09-2012 om 10:46
Yorum ekle
Arama
Yazar
Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım
“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak…
Quisling (Kisling) Hükümeti
Yılmaz Çalışkan HADD Genel Başkanı Bay (Vidkun) Quisling Norveçli…