AKP’nin düÅŸünce ve basın özgürlüÄŸüne getirdiÄŸi kısıtlamalara, sonunda Avrupa BirliÄŸi Parlementosundan tepkiler gelmeye baÅŸladı. Franz Obermayr’dan sonra, Avusturyalı üye Evelyn Regner de yazılı yanıtlanmak üzere aÅŸağıdaki soru önergesini verdi:

“Türkiye’de AKP Yönetimi iÅŸbaşına geldiÄŸinden beri, düÅŸünce ve basın özgürlüÄŸüne önemli kısıtlamalar getirildi. AB üyeliÄŸi için aday olan Türkiye, yeryüzünde basına sansür ve kısıtlamanın en çok uygulandığı ilk 50 ülke arasında yeralmaktadır. Yalnızca 2010’un ilk 3 ayında, Türkiye’de AKP karşıtı oldukları için tutuklanan gazeteci ve yazar sayısı 260’tır. Laiklik yanlısi önemli kiÅŸiler tutuklanmakta ve yargılanmadan, resmi olarak suçlanmadan, ya da suçluluÄŸu saptanmadan, aylarca ya da yıllarca cezaevlerinde tutulmakta ve sonuç olarak susturulmaktadırlar (Cumhuriyet gazetesi köÅŸe yazarı ve büro başı Mustafa Balbay’ın durumunda olduÄŸu gibi). Tutuklanan gazeteci ve yazarlar ceza ve terörizm yasalarına göre suçlanmışlar, ancak bu suçlamaları destekleyecek kesin kanıtlar sunulmamıştır.

AKP Yönetimi, kendisini eleÅŸtiren Basın-Yayın sahiplerini özellikle eleÅŸtirel yazarları iÅŸten attırmak (Emin ÇölaÅŸan ya da Bekir CoÅŸkun gibi) ya da kızaÄŸa aldırmak için (Hürriyet editörlüÄŸünden ayrılmak zorunda bırakılan ve ÅŸimdi köÅŸe yazarı olarak havadan sudan yazılar yazan ErtuÄŸrul Özkök gibi) sert baskılar uygulamaktadır.

1- Konseyin, AB üyeliÄŸi için aday olan bir ülkede, bu gibi yargı üstünlüÄŸünü bozan uygulamalar konusundaki düÅŸüncesi nedir?

2- Konsey, bu konuları Türkiye ile gelecekteki pazarlıklarda nasıl ele alacaktır?

“