» Kies uw taal
Sefa M. Yürükel'in Hollanda Samsunlular Derneği 19 Mayıs Konuşması

Sefa M. Yürükel'in Hollanda Samsunlular Derneği 19 Mayıs Konuşması

21. 05. 2011.
Amsterdam.

Değerli Başkan ve yönetim Kurulu Üyeleri, Değerli Yerli ve Yabancı Konuklar,

Yıllardan 1919,
Gün; 19 Mayıs,
Adres; Samsun Limanı
Milli Kurtuluş Ateşinin Yakıldığı Şehir Samsun'da, Bandırma gemisiyle limana yaklaşan Sarı Paşaya, Mustafalarına, Mustafa Kemal’lerine bağrını açan ve daha sonra da, Samsun’u bir Milli Direniş Kalesine dönüştüren vatanperver Samsunluların torunları,

Milli Direniş ve Bağımsızlık Ateşi, Gençlik ve Spor Bayramı günümüz; Size, Tüm Türk Dünyasına ve bu günü örnek alan diğer mazlum milletlere kutlu olsun.

 

19 Mayıs 1919, bilindiği gibi sadece Türk Milletinin milli direniş ve bağımsızlık ateşi günü, ve Gençlik ve Spor Bayramı değildir. Aynı zamanda, diğer mazlum milletlerin, Asya, Afrika, Amerika kıtasındada örnek ve milad aldığı ve Ulusal Bağımsızlık mücadelelerininde ilham günüdür. Bu bakımdan 19 Mayıs, 1. Dünya ve 2. Dünya Savaşlarından sonra; esir, yoksul, koleciliği reddeden, bu uğurda milletleri ve vatanları için canlarını seve seve vererek bağımsızlıklarını kazanan, diğer milletlerinde, mihenk olarak ele aldığı gündür.

 

Yani 19 Mayıs 1919, Samsun ateşi, tüm dünyaya mal olmuş, tarihin nadir kaydettiği, bir dahi ve ebedi önder Mustafa Kemal Atatürk ün, kendi milletine ve onun tarihsel köklerine güvenip değerlendirerek; yıkılmış, yakılmış, parçalanmış, yorgun, yoksul ve yöneticileri tarafından ihanete uğramış bir millet ve devletin, nasıl birleşip de ayağa kalkacağını, organize edileceğini, onuru, haysiyeti, şerefi, istiklali ve istikbali için, zaferden zafere koşacağının da seferberlik günüdür. Yani bu berrak ve kutsal olan direniş ve bağımsızlık ateşi günü, sadece biz Türkler için değil, tüm Asya, Afrika, Amerika kıtalarında ve hatta Avrupa'da da, örnek kıskanılan ve imrenilen bir gün olarak, yüce önder Atatürkle birlikte KUTSAL İSYAN olarak geçmişte ve bugünde ele alınmakta ve anılmaktadır.

 

Kısaca özetlersek, anılan ve imrenilen Tarihin başladığı şehir vatan toprağı Samsun'dur.
Tarihin yazıldığı yer, tarihte, bugünde ve gelecektede olduğu gibi tüm Türk Yurdudur.

Yazanlar ise, önderleri Sarı Paşayla, Mustafa Kemalle, Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte hareket eden; İpsiz Recepleri, Kara Fatmaları, Velayettin Çelebileri, Sütçü İmamları, Telgrafçı Hamdileri, Diyap Ağaları, Hasan Tahsinleri, İstihbaratçı Mim mim Gruplarını, Karakol Gruplarını, SahKulu Dergahlarını, Batumdan Anadoluya silah ve cephane taşıyan ve gerektiğinde düşmanın eline geçmemesi için de gemisiyle/takalarıyla birlikte kendisini de denize gömen, şer verip sır vermeyen laz reisleri, vatanını tercih ederek çocukları, bebekleriyle sırtında Kuvvayı Milliyeye cephane taşıyan, onurlu, fedakar, cefakar kadınları, kızları, düşmanın Sevrine teslim ve memur olmuş, Atatürk'ün deyişiyle hain İstanbul Hükümetini ve hain yaratık padişahın oluşturduğu Kuvvayı İnzibatıyeye karşı , tüm vatan sathında çelikten bir örgütlenmeyi, Kuvvayı Milliye'yi kuran, vatanı ve milleti kurtaran, yediden yetmişe onurlu ve kahraman Türk Milletidir. Yani bu Kutsal İsyanın sahipleri, dünya tarihine tekrar ve tekrar imzasını atan ve dün olduğu gibi bugünde gücünü ve belleğini tarihinden ve damarlarındaki asıl kandan alan sizlersiniz.

 

Burada gerçeği anlamak için biraz geri dönelim;

Yıl 1914, Basında Talat Paşanın olduğu İttihat Terakki Cemiyeti, hükümettedir. Osmanlı Devleti, Almanya ve Avusturyanin yanında, İngiltere, Rusya, İtalya ve Fransadan oluşan itilaf devletlerine karşı savaşa girmiştir. Hükümet esas olarak Cephelerdeki savaş durumlarıyla ilgilenmektedir. 1915 yılına doğru, Anadolunun çeşitli yerlerinde Osmanlı tebası olan, Rumlar ve Ermeniler, kendi kurdukları ve yabancı diplomat şefleri ve misyonerler tarafından desteklenen cemiyetlerinde, ayrılıkçılık ve etnik milliyetçilik etrafında birleşmektedir. Bu durum Anadoludaki mevcut Gregorian ve Rum Ortadoks kiliseleri tarafından desteklenmektedir. Bir yanda, Karadeniz ve Batı Anadoluda ve Trakyada “Pontus devleti, Büyük Yunanistan” istemiyle faliyet gösteren Rum ayrılıkçılar, diğer yanda ise Anadolunun 7 vilayetini itilaf devletleri tarafından vaad edildiği için harekete geçen ayrılıkçı ve soykırımcı Taşnak ve Hıncak Ermeni örgütleri, çeşitli silahlı isyanlar çıkartmakta, Osmanlı Ordusunun ikmal yollarına saldırmakta, itilaf devletlerine casusluk yapmakta hatta ve hatta itilaf devletleri ordularının saflarında kendi devletleride olan Osmanlının ordusuna karşı bizzat savaşmaktadır. Bunun yanında isyancı Ermeni çeteleri, Anadoluda müslüman köylerine ve kendileri ile birlikte olmayan Ermenilere de saldırmakta, terör uygulamakta ve soykırım yapmaktadır. Bu soykırımlarda 600 bine yakın müslüman Ermeni çeteler tarafından soykırıma uğratılmıştır. Aynı dönemde ise, Balkanlarda, Kafkasyada, Arap coğrafyasındaki müslüman ahali varını yoğunu ve 3 milyona yakın şehidini de geride bırakarak Anadolu'ya akın etmekte ve kendilerine güvenilir bir coğrafya aramaktadır.

 

Bu durumu değerlendiren Osmanlı Hükümeti, 1915 de İç karışıklığa ve Ermeni ve Rum çetelerinin yaptığı terör ve soykırımlara bir son vermek için, İsyan edilen bölgelerde yaşayan Ermenileri, bir Osmanlı toprağı olan, Musul'dan Lübnan'a kadar olan bölgeye, geçici mecburi iskan için tehcire tabi tutmuştur.
Pontusculuk oynayan Rum çetelerine karşıda gerekli önlemleri almaya başlanmış ve mukavemet gösterilmiştir. Uluslararası bir hakkı, Devlet olma hakkını kullanan Osmanlı hükümeti, geriye dönüşü olan tedbir amaçlı tehcir kararıyla, hem Karadeniz, Doğu ve İç Anadoludaki ve Akdenizin Doğu bölgelerindeki isyancı Ermenilerin aleti olan Ermeni tebayı koruma ve hemde isyana destek verenlerin de dahil edildiği büyük yoğunluktaki grupları mecburi iskana tabii tutma yöntemini kullanmıştır. Bu dünya savaş tarihinde isyancılara karşı alınan en insancıl kararı teşkil etmektedir. Çünkü burada Türk savaş gelenekleri uygulanmış, sivil ahaliye tedbir alma amacıyla tehcir etmenin dışında dokunulmamıştır. Diğer devletlerin tarihlerinde ise aynı durum, yani isyan ve ihanet sadece ölümle cezalandırılmıştır.

 

İleriki safhalardada görülecektir ki, iç düşman kuvvetlerinden tedbirsel tehcir yöntemiyle arındırılan bu coğrafya, kurtuluş savaşınında fiili alt yapısı için güvenilir coğrafik alan hazırlamıştır. Nitekim Samsun, Erzurum, Amasya, Sivas ve Ankara gibi Kurtuluş savaşının bayrağının açıldığı, teşkilatlandırıldığı, kararlarının alındığı kongreler, askeri sevkiyat gibi, kurtuluş savaşındaki diğer tüm sevkiyatlar da bu coğrafya üzerinden yapılmıştır. Alınan haklı ve hukuki, acil tedbir amaçlı tehcir kararıyla, Anadolunun yedi vilayetinde Ermeni devleti kurulamamıştır. Ve Anadolunun Türk Yurdu olmaktan çıkarılmasına müdahale edilmiştir. Bu anlamda, biz Türklerin, Talat Paşa ve arkadaşlarının aldığı bu tehcir kararının, Türk ve diğer müslüman ahali üzerinde yarattığı güvenilir bölgede, Milli Kurtuluş Savaşımızın oluşmasında oynadığı çok önemli fiili rolden dolayı, onlara yani Ermeni teröristler tarafından şehit edilen Millet Büyüklerimiz olan İç İşleri Bakanı Talat Paşa'ya,Teşkilatı Mahsusa Reisi yani Osmanlı İstihbarat Şefi Dr. Bahaeddin Şakir'e, Trabzon valisi Azmi Bey'e , Cemal Paşa'ya ve Sait Halim Paşaya şükran borcumuz vardır.

 

Aldıkları Tehcir kararları ile Türklerin ve diğer müslümanların hatta çetelerle birlikte olmayı rededen hıristiyanlarında hayatları kurtarılmıştır, İtilaf devletlerinin destekledikleri Ermenilerin yaptıkları soykırımlara dur denilmiştir.

 

Hükümetin aldığı bu tedbir amaçlı tehcir süreci devam ederken, bir yandan savaş süreci ilerlemekte, Balkanlarda, Çanakkalede, Arap bölgelerinde savaşan Osmanlı ordusu savaşlarda başarılar kazanmasına rağmen, Almanya ve Avusturyalı müttefikler cephelerde ağır yenilgi almaktadır.

 

Bir dönem hem Teşkilatı Mahsusa üyesi ve İttihat terakki Cemiyetinin aktif elamanlarından olan Mustafa Kemal gidişatı yani yenilgiyi görmekte, İstanbul ve değişik yerlerdeki, arkadaşlarına ve askeri erkana toprakların kaybedilmemesi için fikrini belirtmekte ,azami çaba sarfederek ve alınan ve alınacak olan kararları etkilemeye çalışmaktadır. Yıl 1918'e geldiğinde Osmanlı Devleti ve Müttefikleri olan Almanlar ve Avusturyalılar yenilmiştir.
Anadolu ve Trakya ve diğer bölgelerdeki müslüman halk perişan, yokluk ve çaresizlik içerisindedir. Savaşın getirdiği hastalıklarda çabadır. Ordular dağıtılmış, tersanelere limanlara girilmiş, Kadim Türk yurdu, itilaf devletleri tarafından parsellenmiş ve işgal edilmiştir. Hain Nemrut Mustafa Paşa Divanı tarafından, Boğazlıyan Kaymakamı Milli şehidimiz Kemal Bey çeşitli sahte belgeler ve iftiracı şahitlerin verdiği ifadelerle yabancı devletlere yaranmak için idam edilmiştir. Subaylar ve bürokratlar tutuklanmamış, milleti öndersiz bırakmak için 150 kişilik millici Türk Büyüğü Maltaya sürülmüştür.

 

Artık İttihat Terakki Cemiyeti, hükümette değildir. Devleti Atatürkün NUTUK dada nitelediği gibi teslim olmuş hain pişirik yaratıklar olan, Damat Feritler ve yabancıların bir dediğini iki etmeyen hain padişah yönetmektedir. Arkadaşları ile, Şişlideki evinde ve Pera Palas Otelinde sürekli durum değerlendirmesi yapan Mustafa Kemal Paşa, kendisi için verilecek çok yetkili bir belge ile Anadoluya geçmenin ve Kurtuluş savaşı örgütleyip, Vatanı kurtarmanın hesaplarını yapmaktadır. Kendi çabası, devlet içerisindeki itibarı, izlediği zekice strateji
ile, Padişahında imzaladığı, “Karadeniz bölgesindeki Müslümanların Rum ahaliye karşı rahatsızlık yapmalarının önüne geçilmesi ” için “teftiş amacı” adı altında geniş yetkilerle donatılan bir yetki belgesi ile, 16 Mayısta İstanbuldan Bandırma Vapuruyla Kurtuluş için yola çıkmıştır.

 

Kafasında kendi halkıyla buluşmak, örgütlemek ve kurtuluş savaşını başlatarak zafere ulaştırmak projeleri vardır. 19 Mayısta Samsunlular tarafından büyük coşkuyla karşılanan Mustafa kemal ve 18 kişiden oluşan karargah subayları, hemen millici teşkilat kurmak için harekete geçmişlerdir. Daha sonraları, Atatürk Samsuna ilk ayak bastığı gün Samsunluların gözlerindeki ışığı ve kurtlus için gereken her desteği vereceklerini gördüğünü, 1924 de
ikinci kez geldiği Samsunda bizzat ifade etmiştir. Samsuna varışın akabinde, Damat Ferit Hükümetine bir telgraf çeken Mustafa Kemal, Yunanlıların İzmiri ve Egeyi işgaline karşı çıkılması gerektiğini ve bunu asla kabul etmeyeceğini bildirerekte İstanbuldaki sefil Padişah ve Hükümetle yollarının ayrıdığı sinyalini vermiştir. Esasında bu çıkışıylada Kurtuluş Savaşının verileceğini ve İstanbul Hükümetinden de koptuğunu göstermektedir.

 

Mustafa Kemal, Samsundaki karargahından, Erzurumda görev yapan 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa'yla, Anadoludaki, Belediye başkanları, İmamlar, Dede–Babalar, Valiler, Kaymakamlar, muhtarlar, Subaylar, Efeler ve eşraf ve doğal direniş kuvvetleri ile temasa geçerek Kurtuluş savaşını teşkilatlamaya başlamıştır.

 

Mustafa Kemal'in Samsun'daki karargahındaki çalışmalardan hoşnut olmayan, İngiliz istihbaratı, Padişaha ve Damat Ferit hükümetine Mustafa Kemal Paşa'yı şikayet etmişve derhal geri çekilmesini tavsiye etmiştir. Bunun üzerine Karargahı Havzaya taşıyan Mustafa Kemal Paşa daha sonra Kurtuluş Savaşının yapılması için Amasya’da, Erzurum’da ve Sivas'ta kongreler toplamış ve bunu Ankara'da kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
taçlandırmıştır. Alınan kararlar Milletin temsilcileri olan milletvekilleri vasıtasıyla, Kuvvayı Milliyye ve Müdafai Hukuk cemiyetleri tarafından hayata geçirilmiş ve gerekli düzenli ordunun yaratılması ile Kurtuluşa bir adım daha atılmıştır. Bu süre içersinde Anadolu'da ve Trakyada'ki ikili iktidar durumu Ankara Hükümeti lehine çevrilmiştir. Padişah ve Damat Feritler ise emir erliğini yaptıkları İtilaf devletlerinin merhametine sığınarak ülkeyi terk
etmişlerdir.

 

Sevr Projesi, 1921 yılında yapılan Gümrü, Kars, Moskova ve Ankara anlaşmalarıyla bozguna uğratılmış ve Doğu sınırımız güven altına alınmıştır. 1922 deki Büyük taaruzla Batı Anadolu ve Ege Yunanlı işgalcilerden kurtarılmış, Urfa, Adana ve Antalya bölgeleri de Fransız ve İtalyanlardan geri alınmıştır. İngilizler ise yenilgilerin hüznüyle İstanbulu terk etmişlerdir.

 

Türkün Anadolu'dan yok edilme projesi olan, Sevr in tatbikine karşı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, kendi milletini seferber ederek kazandığı siyasi, askeri başarılar, Lozan'da diplomatik başarıya dönüştürülerek, bugünkü Türkiye Cumhuriyetinin sınırları tescil edilmiştir. Bu büyük Türk Milletinin dünyaya gösterdiği 'zor oyunu bozar'ın ta kendisidir.

 

Değerli Katılımcılar, Biz Türkler, Tarihinde, bugünde, yarında dünyadaki milletler ile sulh ve dostluk içersinde yaşamaya azmetmiş bir Milletiz. Eski uygarlıkların nitelendirdiği gibi Güneşin doğduğu ülkeden Anadoludan geliyoruz. Bu sulh ve dostluk kültürünü, Ülkemize ve Milletimize düşmanca yaklaşımı olmayan her millete ve devlete göstermekte müteşekkiriz.

Ama görüyoruzki, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri, Türkiye Cumhuriyetinide şekillendirilmek, baskı altına alınmak ve gerekirse parçattırılmak ve bunun tehdidiyle karşı karşıya bırakılmak istenmektedir. Bunu yapan devletler şunu bilsinlerki, 19 Mayıs bizim her günümüzdür. Gerekirse vatanın her yerini Samsun yapmaya hazır bir milletiz. Anavatanın rejimini, sınırlarını çeşitli bahanelerle değiştirmeye, rencide
etmeye, ığdış etmeye, üniter devletimizi parçalatmaya, asla ve asla müsade etmeyeceğiz.

 

İrili ufaklı tüm dost ve düşman bilsinki, Biz Türklerin dostluğu ebedidir. Dünyadaki meşru devlet ve milletlerdende aynı ebedi dostluk ve sulh anlayışında olmalarını istiyoruz.

 

Hollanda'daki Yüce Türk Milletinin değerli fertleri, siz Mustafa Kemall'ere, 19 Mayıs Milli Direniş günümüz, Bağımsızlık ateşimiz, Gençlik ve Spor Bayramımızı sizlere, Türk Dünyasına, diğer mazlum milletlere ve tüm Türk dostlarına kutlu olsun.

 

Son olarak Büyük Türk Ulusu Hace Bektaşi Velinin dediği gibi, Bir Olalım, İri olalım Diri Olalım diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sefa M. Yürükel,
Antropolog ve Etnograf
Soykırım ve Terörizm Araştırmacısı


Yorumlar

Henüz yorum eklenmedi.

Yorum ekle



Alttaki harf ve rakamları giriniz.




IP adresiniz güvenlik açısından kayıt ediliyor. (3.149.235.171)


Arama

Yazar

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak…

Yazının devamını okuyun »»

Quisling (Kisling) Hükümeti

Quisling (Kisling) Hükümeti

Yılmaz Çalışkan HADD Genel Başkanı  Bay (Vidkun) Quisling Norveçli…

Yazının devamını okuyun »»

SİZİN İçİN SEçTİğİMİZ