» Dil seçimi yapınız
Dayanaksız İddialarla ve Gizli Tanık Senaryolarıyla Adalet Dağıtılamaz

Dayanaksız İddialarla ve Gizli Tanık Senaryolarıyla Adalet Dağıtılamaz

Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü DüÅŸünce Dernekleri Federasyonu Genel BaÅŸkanı

Köln, 8 Åžubat 2010
                                                                                           
Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi ve yazar Mustafa Balbay'ın tutuklanmasının üzerinden tam bir yıl geçti.  Bir yıl, özgür insan için kısa bir süredir;  ancak, hemen hemen her gün  halkla – konuÅŸarak ve yazışarak - diyalog içindeyken, özgürlüÄŸü gasp edilmiÅŸ ve dört duvar arasında zoraki ikâmete mecbur edilmiÅŸ, dinamik ve üretici bir insan için, bitmek bilmeyen çile dolu bir süre olsa gerek…

Federasyonumuzun kuruluÅŸ tarihi olan olan 27 Mart 1994'ten beri, dünyanın – özgür insan için - en güzel  ülkesi olan Türkiyemiz'den, Atatürkçü aydınlanmacılarımızı, hukukçularımızı, bilim adamlarımızı, gazetecilerimizi, yazarlarımızı Avrupa'ya davet ederek, paneller, konferanslar, sempozyumlar, seminerler düzenledik, düzenliyoruz. Halk dilinde toplantı olarak nitelenen bu bilimsel buluÅŸmalarda, Cumhuriyet gazetesinden yazarlar, sık sık konuÅŸmacı olarak  aramızda oldular.
Mustafa Balbay da söz konusu toplantılarımıza katılan gazeteci-yazarlardandır. Zekî, nüktedan, dünyadan haberdar, ne dediÄŸini bilen genç bir gazeteci-yazar. Her fırsatta,  Türkiye'ye karşı yapılan her türlü önyargılı ve haksız saldırılar karşısında, Avrupa'daki Türklerin birlik ve beraberliÄŸinin önemini vurgulamayı bir ödev bilen Balbay, Cumhuriyete dayalı demokrasi ve böyle bir demokrasinin iÅŸleyebilmesini mümkün kılan bağımsız kurumlar konusunda, gayet açık  ve aydınlatıcı konuÅŸmalar yapmıştır. Bu konuÅŸmalarında ne  "darbe" sözcüÄŸünü telâffuz etmiÅŸtir ne de bu anlamda herhangi bir imada bulunmuÅŸtur. Atatürk Türkiyesi'nin temellerinin çok saÄŸlam atıldığını, dolayısıyla cumhuriyete dayalı demokrasinin bilge halkımızın özgür iradesiyle gittikçe daha da çaÄŸdaÅŸlaÅŸacağını dile getirmiÅŸtir.
Partilerüstü bir kuruluÅŸ olarak, davet ettiÄŸimiz yüzün üzerindeki Atatürkçü aydınlanmacının  ortak görüÅŸleri  "tambağımsız, laik, sosyal, saygın bir hukuk devleti Türkiye ve cumhuriyetçi çaÄŸdaÅŸ bir demokrasi" doÄŸrultusunda olmuÅŸtur.
Bu satırların altını çizmekteki  amacımız,  Balbay ve onun gibi, tutuklanarak maÄŸdur duruma düÅŸürülmüÅŸ, onuruna düÅŸkün insanlar için - yargılatanları ve yargılayanları - acındırmak ve merhamet dilemek  d e ÄŸ i l d i r.
Söylemek istediÄŸimiz  ÅŸ u d u r :  On yıllardan beri  çok uzaklarda çalışmaktayken bile, ülkemizde atılan doÄŸru ve isabetli adımlara içtenlikli ve tam destek vermiÅŸ kuruluÅŸ ve kiÅŸiler  olarak; Türkiyemiz'in, ciddî bir  hukuk devleti olmaktan gittikçe uzaklaÅŸtırıldığı; yargı bağımsızlığının gittikçe yıpratıldığı; adalet dağıtımının gittikçe geciktiÄŸi, iktidarın kurumları güdümüne almak istediÄŸi bir mecrâya sürüklendiÄŸine  üzülerek tanık olmaktayız.  Bu nedenle endiÅŸelerimiz yoÄŸunlaÅŸmakta;  güvenimiz sarsılmaktadır.

Her kurumun içinde yanlış yapanlar olabilir. Bu, yargıda bile kendisini göstermektedir.  ÖrneÄŸin: "Ergenekon soruÅŸturması" adı altında yürütülen soruÅŸturmada, dayanaksız iddialarla ve gizli tanıklarla adalet dağıtılabileceÄŸinin ÅŸüphe götürdüÄŸü kanısındayız…
Devletin geleceÄŸinin dayanağı olan kurumların aslî görevlerine, bağımsız çalışmalarına ve saÄŸlıklı iÅŸlemelerine zarar vermeden, emanet edilen yetkiyi kötüye kullanan bazı kiÅŸilerin – bu konuda yasal olarak denetleme görevini elinde bulunduran kurullar tarafından - görevlerinden alınmaları, bir hakkaniyet, adalet ve saÄŸduyu gereÄŸi olduÄŸu gibi, aynı zamanda devletin itibarı ve bekası için de önemlidir.
Tutuklatma ve tutuklama heveslilerine - ölçü ve örnek almaları için -  ÅŸunu anımsatmayı  kaçınılmaz bir görev sayıyoruz:  Mustafa Balbay'ın yetiÅŸtiÄŸi okul Cumhuriyet gazetesidir. Bu gazetenin yazarlarından Ä°lhan Selçuk, Mümtaz Soysal, UÄŸur Mumcu,  Ali Sirmen gibi Atatürkçü yetkin aydınlanmacılar, 12'li darbelerden büyük zarar görmelerine, zindanlara atılmalarına ve ağır iÅŸkenceye maruz bırakılmış olmalarına karşın - sayısı kabarık "kaçakların"  yaptığı gibi - Türkiye'yi terketmemiÅŸler;  haksızlığa, hukuksuzluÄŸa, yolsuzluÄŸa karşı onurlu mücadelelerini ülkemizde kalarak vermiÅŸlerdir.
Dolayısıyla, Balbay gibi, halka dayalı ve halk mayalı cumhuriyetimize ve demokrasiye inanmış,  ülkesini  seven bir kimsenin, Türkiye'yi terketme tehlikesinin bulunmadığı kesindir.
Bu durum, Prof. Haberal, tutuklu diÄŸer rektörler, aydınlar, yazarlar ve emekli olmuÅŸ ordu komutanları gibi, Türk Milletine hizmet vermekten kıvanç duyan kimseler için de geçerlidir. Halkın sevgi ve saygısını kazanmış bu insanların tutuklu olarak yargılanmalarını anlamak, bağımsız düÅŸünebilen insanlar için çok zordur.

Ne hazindir ki, cennet vatanımız, kendisini kurtaran  Atatürk'ün düÅŸünce sistemine sahip çıkan ve savunan aydınlarımız için neredeyse cehenneme çevrilmektedir. Totaliter rejimlerde yaÅŸanan insanlık düÅŸmanlığı gibi, iktidar partisini eleÅŸtiren her kiÅŸi ve kuruluÅŸ - felâket tellalları ve haysiyet cellâtları tarafından - derhâl "Ergenekon yanlısı ya da darbe yanlısı" olarak damgalanmakta, bu suretle de baskıcı iktidarın ömrünü uzatma oyunları sahnelenmek istenmektedir.
Türkiye'de ulusal birlik ve beraberliÄŸin baÅŸ mimarı, devletimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'tür. Atatürkçü olmanın suç sayıldığı ülkemizde, dün Atatürkçü aydınlanmanın savunucuları, kanlı bir biçimde, birer birer bedenen halktan koparılıyorlardı. Bugün ise, birer birer zindâna atılarak halktan soyutlanıyorlar…
EÄŸer iktidar partisi,  Türkiye'de birlik, beraberlik ve kardeÅŸlik istemekte samimi ise, öncelikle ÅŸiddetle hiç bir ilgisi olmayan  ve ülkesine büyük hizmetleri dokunmuÅŸ olan insanların - öÄŸrencilerine, okurlarına, hastalarına, ailelerine yeniden kavuÅŸmalarını saÄŸlamalıdır. Aksi taktirde, yaygın bir kanı olan "Ergenekon soruÅŸturması siyasal bir rövanÅŸ ve bir misilleme ürünüdür" ithamından kaçamayacaktır, kurtulamıyacaktır.

BaÅŸbakan "Türkiye çok büyük bir ülkedir" diyor… Evet doÄŸrudur, Türkiye büyük bir ülkedir. Nüfus bakımından da büyüktür. Ancak , bir ülkeyi, bir ulusu, bir devleti büyük yapan deÄŸerler ne coÄŸrafî  ölçülerdir ne de sayısal ölçüler…  Bir ülkeyi, bir ulusu, bir devleti  b ü y ü k  y a p a n  d e ÄŸ e r l e r,  bilime katkısıyla, hukuka ve çaÄŸdaÅŸ deÄŸerlere baÄŸlılığıyla ve halkın  yönetme vekâleti verdiÄŸi devlet adamlarının büyüklüÄŸüyle doÄŸru orantılı olup, o ülkede, temel insan hak ve özgürlüklerine verilen önemle ölçülür…
Devlet adamının büyüklüÄŸü ise, neyin, nerede, nasıl söyleneceÄŸini bilmekle;
Yarınki seçimleri deÄŸil, devletin yarınını düÅŸünmekle ölçülür…

Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü DüÅŸünce Dernekleri Federasyonu Genel BaÅŸkanı
 


Reacties

Er zijn nog geen reacties geplaatst.

Plaats reactie



Geef de tekens op die in de onderstaande afbeelding worden weergegeven.




Uw IP adres wordt opgeslagen tegen misbruik. (3.145.7.101)


Zoeken

Column

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

Akıllı Tasarım - Evrimsel Tasarım

“ En büyük tehlike akılsızlığı, akıllılık olarak…

Lees verder »»

Quisling (Kisling) Hükümeti

Quisling (Kisling) Hükümeti

Yılmaz Çalışkan HADD Genel BaÅŸkanı  Bay (Vidkun) Quisling Norveçli…

Lees verder »»

Wat we voor u kozen